30 Mart 2009 Pazartesi

Almanca Öğreniyorum

Almanca derslerimize devam ediyoruz. Possesivpronomen ile başlıyoruz, yani Türkçe'de iyelik eklerine karşılık gelen yapılar.Bu yapıları örnekler göstererek anlatacağım.

Possesivepronomen: mein - dein ( my - your)

der

mein Ball , dein Ball (my ball, your ball)
mein Lehrer , dein Lehrer (my teacher , your teacher (male))
mein Freund , dein Freund (my friend, your friend (male))



das

mein Telefon , dein Telefon (my telephone,your telephone)

die

meine Gitarre , deine Gitarre (my guitar, your guitar)
meine Lehrerin , deine Lehrerin (my teacher , your teacher (female))
meine Freundin , deine Freundin(my friend, your friend (female))

Yukarıdaki örneklerden de anlayacağınız gibi der ve das Artikellerine sahip olan isimler mein - dein possesivpronomen'lerine sahipken, die Artikel'ine sahip kelimeler için bunlar meine - deine şekline dönüşüyor.

Zählen und Rechen auf Deutsch ( Counting and Computing in German)

0 null 11 elf
1 eins 12 zwölf
2 zwei 13 dreizehn
3 drei 14 vierzehn
4 vier 15 fünfzehn
5 fünf 16 sechzehn
6 sechs 17 siebzehn
7 sieben 18 achtzehn
8 acht 19 neunzehn
9 neun 20 zwanzig
10 zehn

Wieviel ist drei plus acht ? (3 + 8) - Elf (11)
vier minus zwei? (4 -2) -Zwei (2)
sieben mal zwei? (7 * 2) -Vierzehn (14)
fünfzehn geteilt durch drei? (15 /3) - Fünf (5)



Bugün de dersimizin sonuna geldik.Esen kalın efenim:)

29 Mart 2009 Pazar

Seçim İzlenimleri


Ben de bugün vatandaşlık görevimi yerine getirdim ve oyumu verdim.Açıkçası çok olaylı bir sandıkta oy verdim.Bir kişi fotoğraf çekmeye çalışırken yakalandı ve yaka paça götürüldü polisler tarafından.Bir ayna yardımıyla verdikleri oyla kendi resimlerini çekerek para alıyorlarmış duyduğuma göre bu insanlar.Ancak hepsini engelleyebildiklerinden şüpheliyim..

Sonrasında yine 2 kişi birbirine girdi,bağrış çağrış..Konunun ne olduğunu anlayamadım ancak yine bir süre sonra polisler müdahale etti..

Bu arada 1 aydan fazladır yapılan tüm uyarılara rağmen kimlik numaralarını ispat eden soğuk damgalı bir belge gösteremedikleri için oy veremeyen insanlara rastladım.Merak ettiğim acaba bu insanlar hiç haber izlemiyorlar mı?İzliyorlarsa izledikleri haberleri nereleriyle dinliyorlar?

Bence bu uygulama çok yerinde oldu.Sadece kimlik göstererek oy kullanmak çok rahat.Gidip muhtarlıktan seçmen kağıdı almak gibi bir derdiniz yok, www.ysk.gov.tr ' den oyunuzu nerede kullanacağınızı öğrenebiliyorsunuz.Kimlik numarası sorununa gelince,2001 den beri kimliklerin üzerinde kimlik numarası zorunluluğu devam ediyor ancak insanların umurlarında değil demek ki.Kimlik numarası olmadan artık hangi işinizi halledebiliyorsunuz ki?

Ayrıca oy pusulaları gittikçe uzuyor,adayınızı bulana kadar canınız çıkıyor ve birçok yanlış oy kullanma vakası gerçekleşiyor bu yüzden..Bir de dikkatimi çeken artık mühürlerde evet değil tercih yazması,enteresan geldi bana..

Bu arada yapılan korkunç bir kağıt israfı var.Hem paralar havaya atılıyor hem de bir sürü ağaç kesiliyor bu kağıtları üretmek için..Sayıldıktan sonra hepsi çöpe atılacak..Herşey gibi bunun da dijital bir sisteme geçmesi gerek ancak bazı insanlarımız hala düzgün bir mühür basmayı bile beceremezken bu nasıl olur bilmiyorum..

Sonuç olarak bir önceki oy kullanma deneyimime göre gelişmeler var: kimlik numarasıyla oy kullanabilme ve artık damgalanmama gibi.Ağır aksak da olsa bu ülke yol katediyor sanırım...

27 Mart 2009 Cuma

Blogger ipucu - Devamını Okuyun Bağlantısı Yapmak



Siz de benim gibi blog sayfanızda yazıların aşağı doğru uzayıp gitmesini sevmiyorsanız, şimdi vereceğim bilgiler çok işinize yarayacak.

Öncelikle Ayarlar->Arşivleme kısmında Kayıt Sayfaları Etkinleştirilsin Mi? kısmını Evet olarak değiştirmeniz gerekli.
Daha sonra Yerleşim->Html'yi Duzenle' yi tıklıyorsunuz ve oncelikli olarak şablonunuzu her ihtimale karşı yedekliyorsunuz ( Tam Şablonu Yükle) . Sonrasında ise Html kodunun olduğu pencerenin sağ üst köşesindeki Widget Şablonlarını Genişlet kutucuğuna tıklıyorsunuz ve sayfa yeniden görüntüleniyor.

Şimdi değişime hazırsınız.

1. basamak: etiketinden hemen sonra aşağıdaki kodu yapıştırıyorsunuz:








2. basamak: etiketinden sonra aşağıdaki kodu yapıştırıyorsunuz ( Bulamadım demeyin , oralarda bir yerlerde) :







Ve böylece şablondaki değişiklikleri bitirdik.Bundan sonra bu bağlantıyı koymak istediğiniz her yazı için
şunu yapmanız gerekiyor;yazının gizlemek istediğiniz kısmının başına etiketini,yazının en
sonuna da ekleyerek ,etiketi kapatmalısınız.Şu şekilde yani:

//Yazının görüntülenecek kısmı

blah blah blah blah




//Yazının gizlenecek kısmı
blah blah blah




Yazınızı oluştururken ,Oluştur kısmında oluşturmanız, ancak yukarıda anlattıgım işlemi Html'yi Düzenle modunda yapmanız daha iyi olur,çünkü blogger yazılarınızı otomatik olarak bir çok etiketi içine alıyor,karışıklık olabilir.Eğer hala bir sorun yaşıyorsanız,kodu bir notepad dosyasına yapıştırın,etiketleri düzenleyin ve Html'yi Düzenle penceresine geri yapıştırın.

Uyarı: Yukarıda anlattığım Blogger'ın Klasik şablonlarında çalışmamaktadır.




26 Mart 2009 Perşembe

Baş Ağrısı

Benim şanssız doğduğum bir konu bu.Küçücük yaşlarımda tanıştığım,sayesinde analjeziklerle dost olduğum meret.İnsanı hayattan soğutabilir,"Allah'ım neydi günahım" dedirtebilir.Baş ağrısının türlü türlü sebepleri var,bunları sizinle paylaşmak istedim.Çünkü bazı ağrılar daha büyük problemlerin habercisi olabilirler.Sizin de kronik bir baş ağrınız varsa mutlaka bir doktora görünün,çünkü baş ağrısı tümörün habercisi olabilir.

 SemptomlarOlası Nedenleri
Gerilim tipi baş ağrısı· Şiddetli olmayan, sürekli bir ağrı
· Zonklama yok 
· Başta veya boyunda sıkılık hissi
· Yetersiz uyku 
· Depresyon 
· Stres
Migren· Şiddetli ve zonklayıcı ağrı 
· Genellikle başın bir tarafında veya bir gözün arkasında hissedilir 
· Parlayan bir ışık görme hissi (aura) olabilir veya olmayabilir (görsel bir takım rahatsızlıklar, kol veya bacakta uyuşma) 
· Işığa ve/veya sese karşı hassasiyet
· Mide bulantısı ve/veya kusma
· Diyet 
· Hormonal değişimler (adet dönemi, menopoz)
· İlaç kullanımı (doğum kontrol hapları, hormon replasman ilaçları)
· Aile hikayesi (kalıtsal olabilir)
Demet (küme) baş ağrısı· Şiddetli ağrı 
· Genellikle tek göz çevresinde veya arkasında hissedilir 
· Burun tıkanıklığı ve göz yaşarması 
· Ağrı genellikle uyku sırasında gelişir 
· Baş ağrıları bir yıl kadar süre görülmeyebilir ve sonra geniş bir dönem günlük olarak yaşanır.
· Alkol alınması 
· Sigara içmek
Kadınlarda adet döneminde yaşanan baş ağrısı· Çoğunlukla yumurtlama veya adet döneminde veya hemen önce veya sonra oluşur. 
· Migrene benzer bir ağrı yaşanır
· Östrojen düzeyindeki artma veya azalma
Sinüs baş ağrısı· Şiddetli, sabit bir ağrı 
· Burundan kıvamlı sıvı akışı 
· Genellikle burun etrafında ancak alın ve kulaklara kadar yayılabilir.
· Sinüs enfeksiyonu 
· Septum deviasyonu 
· Burunda tıkanma (kist, polip)
Alerjiye bağlı baş ağrısı· Sinüslerin tıkanması 
· Gözlerde yaşarma ve kaşınma 
· Başta zonklama
· Polen veya küf sporları
· Toz
Kafeine bağlı baş ağrısı· Zonklayıcı ağrı· Aşırı kafein alınması
Yorulmaya bağlı baş ağrısı· Ağrı, baş genelinde olup belirli bir bölge ile sınırlı değildir.· Yorucu fiziksel aktivite (koşma, egzersiz, cinsel ilişki) 
· Hapşırma veya öksürme 
· Anevrizma veya tümör
· Migren veya demet(küme) baş ağrısı ile birlikte görülebilir.
Eklem baş ağrısı· Başta basınç veya sıkışma hissi
· Çenede ağrılı bir "çıtırdama"
· Çenede bozukluk veya kenetlenme 
· Stres
Artrite (romatizma) bağlı baş ağrısı· Boyunda veya başın arka bölümünde ağrı
· Hareket ettiğinde artar
· Nedeni bilinmemektedir
Göz yorgunluğuna bağlı baş ağrısı· Ağrı alında hissedilir


· Tedavi edilmeyen görme sorunları: astigmat

23 Mart 2009 Pazartesi

Almanca Öğreniyorum

Bu sıralar kendimi ortaokul sıralarında az buçuk öğrenip sonra unuttuğum Almanca konusunda geliştirmeye verdim.Bu süreci sizinle de paylaşmak istedim.Hem ben motivasyonumu kaybetmem böylece,hem de faydalanmak isteyen faydalanır:)

Bunu bir yazı dizisi şeklinde düşünüyorum,genellikle grammer ağırlıklı,bazen de sırf yeni kelimeler göndereceğim.İsteyen tarih sırasına göre takip edebilir,herhangi bir numaralandırma eklemeyeceğim.


Önemli not: Ben İngilizce karşılıklarıyla çalışmayı tercih ediyorum,çünkü Almanca ve İngilizce kardeş diller,birçok benzerlikleri var,öğrenmesi daha kolay geliyor.

İlk dersimizle başlıyoruz:

Öncelikle önemli soru cümleleri:
(ß = ss )

Wie heißt du? - What is your name? Wie = How
Woher kommen Sie? - Where are you from? Woher= From Where
Wo wohnst du? - Where do you live? Wo= Where
Wie viele? - How many/much? Wer=Who

Ve örnek cevaplar:

Ich heiße Özlem.
Ich komme aus Kocaeli.
Ich wohne in İstanbul.

Almanca'da 7 tane şahıs tanımı vardır:
ich=ben, du=sen, er/sie/es =0 ,wir=biz,ihr=siz,sie=onlar,Sie=Nazik Sen yani Siz:))
Ancak 3. tekil şahısta önemli bir konu var; İngilizce'deki gibi cinsiyete göre değil,işaret 
edilen nesne veya kişinin artikeline göre belirleniyor. Yani der artikeline sahipse kelime er,die ise sie,das ise es oluyor 3. tekil şahıs.
(Artikel Almanca'da isimlerin başına getirilen bir takım determinantlar)

Şimdi bazı şahıslar için fiil çekimleri görelim:

Präsens/ PersonalPronomen : Ich,du,er,sie,es


sein (is/are), wohnen(to live in) ,kommen(to come) ,heißen
Singular:
ich bin, wohne, komme, heiße
du bist, wohnst, kommst, heißt
er
sie ist ,wohnt, kommt, heißt
es

Plural :
sie sind, wohnen, kommen, heißen


Eveet,bu derslik bu kadar yeter.Bir sonraki derste görüşmek dileğiyle,esen kalın efenim:)

Mor Koyun Meler Gelir

Yazanın o anki psikolojisini çok merak ettiğim bir türküdür bu.Neden bir insan aşkını bir koyundan bahsederek ifade etmek ister,dahası neden mor bir koyun?Hayır,nereden geldi aklına mor koyun be adam,bizim bildiğimiz koyunlar kınalı filan olurlar.Hadi onu da geçtim,neden pembe değil mesela , hani sevgililer birbirlerine pembe hediyeler vermeyi severler ya bu da pembe koyun olsaydı böyle şeker rengi..

Yine de çok eğlenceli bi türküdür bence:)

Bunlar da sözleri:

(Aman) Mor Koyun Meler Gelir
(Yavrum) Dağları Deler Gelir
(Aman) Hakikatli Yar Olsa
(Yavrum) Uykuyu Böler Gelir

Nesine De Yavrum Nesine
Sigara Da Koymuş Fesine
Yavrum Ben Yandım Birisine

(Aman) Mor Koyun Kuzusuna
(Yavrum) Can Kaynar Birisine
(Aman) Nedeydim De Ağlayım
(Yavrum) Alnımın Yazısına

Nesine De Yavrum Nesine
Sigara Da Koymuş Fesine
Yavrum Ben Yandım Birisine

(Aman) Mor Koyun Meşelerde
(Yavrum) Gül Suyu Şişelerde
(Aman) Eller Yarimi Almış
(Yavrum) Ben Kaldım Köşelerde

Nesine De Yavrum Nesine
Sigara Da Koymuş Fesine
Yavrum Ben Yandım Birisine


21 Mart 2009 Cumartesi

Aphasia - Afazi


Aphasia yani afazi bir hastalık ya da travma sonucu oluşan beyin hasarından kaynaklanan
dil yeteneğindeki bozulmaya karşılık gelen nörolojik bir terimdir.Afaziklerin çoğunluğunda
total bir dil kaybı yoktur.Ancak, dilin bazı özellikleri engellenir, ve engelin tipi beynin
hasar gören kısmıyla alakalıdır. 

İki çeşit afazi vardır:Broca afazisi ve Wernicke afazisi.

Broca afazisi, beyindeki Broca alanının zarar görmesiyle ortaya çıkar ve kişinin sentaks
( sözdizimi ) kurallarına uygun cümle kurma yeteneğini engeller.Ortaya çıkan dil gramatik değildir.Bu kişi fonksiyon kelimeleri olarak adlandırılan edat,bağlaç vs.. gibi kelimeleri
ve çekim eklerini kullanamaz.Algılanması ağırlıklı olarak sentaks yapılarına bağlı olan
karmaşık cümleleri algılamada problem yaşar.

Wernicke afazisi olanlar akıcı bir dille konuşabilir ve sentaks kurallarını uygulayabilirler.
Ancak dilleri genellikle semantik (anlam) olarak uygunsuzdur.
Kendilerine gösterilen objeleri adlandırmada ve spontane konuşmada uygun kelimeleri
seçmede zorluk çekerler, sözcüksel hatalar yaparlar .

Broca ve Wernicke afazisi olan insanların gösterdiği dille alakalı kusurlar, 
dilin beyindeki birimsel organizasyonuna işaret etmektedir.Beynin değişik kesimlerinde oluşan
hasarlar, değişik tipte dil engellerine yok açmaktadır ( sentaktik veya semantik ) .

Kaynak: An Introduction To Language - Victoria Fromkin, Robert Rodman, Nina Hyams

(Dipnot: Linguistic çalıştığım belli olsun ama değil mi:))


Kişisel Ataleti Yenmek



Bu aralar Mümin Sekman'ın Kişisel Ataleti Yenmek adlı kitabını okuyorum.Daha önceki yazılarımda da bahsetmiştim,boşluktan neredeyse depresyona giriyordum ki bunu farkettim ve harekete geçtim.Herneyse, kitabı okurken hoşuma giden bazı yerleri not alıyorum , sizinle de paylaşmak istedim, miskinliğinizden şikayet ediyorsanız belki sizi de motive edebilir umuduyla:)


  • "Tanrı bize iki yuvarlak organ verdi.Biri oturmak , diğeri düşünmek için.Başarımız hangisini daha çok kullanacağımıza bağlı! " - Ann Landers
  • "Hayatın asıl amacı bilgi değil, eylemdir. " - Thomas Henry Haxley
  • "Tembellik vücudun aptallığı, aptallık da zihnin tembelliğidir." - Shakespeare
  • "Hayatta bütün başarılarımı her zaman ve her işte bir çeyrek saat önce harekete geçmeme borçluyum" - Oscar Wilde
  • "Çalışmadan , öğrenmeden , yorulmadan rahat yaşamanın yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar." - Atatürk
Bunlar da benim pek sevdiğim şeyler:
  • "Uyku ile uyuşukluk arasında raks eden bir hayat " - Cemil Meriç
  • "Yapması gereken ama yapmak istemediği işlerle karşılaştığında sürekli ertelemek"
  • "Halinden hoşnutluktan doğan hareketsizlik"
Neden hep son gececi olduğum da buradan belli oluyor sanırım..

Bu arada Mümin Sekman hakkında bilgi vereyim biraz da:

Mümin Sekman kişisel gelişim ve sosyal başarı türünde kitapların yazarıdır.
Yazılış sırasına göre kitapları:

1. Ya Bir Yol Bul, Ya Bir Yol Aç, Ya da Yoldan Çekil.
2. Kesintisiz Öğrenme
3. Türk Usulü Başarı
4. Başarı Üniversitesi
5. Kişisel Ataleti Yenmek
6. Çevik Şirketler
7. Her Şey Seninle Başlar.
8. Limit Sizsiniz.
"Her Şey Seninle Başlar", 4 yılda 600.000 okura ulaşarak Türkiye'deki en çok satan sosyal başarı kitabı olurken, Limit Sizsiniz 4 ayda 150.000 okura ulaştı.
Bu kitaplardan başka, sıfırdan zirveye başarı öykülerinin anlatıldığı "İnsanİsterse: Azmin Zaferi Öyküleri" kitap dizisinin de danışmanlığını yapıyor.
Mümin Sekman çok sayıda üniversite, özel şirket ve kamu kurumunda başarıüzerine konuşmalar yaptı/yapıyor. Kariyerinin zirvesindeki bazı lider, star ve işadamına başarı danışmanlığı yapıyor.
Bir dönem Çocuklar Duymasın dizisinin senaryo danışmanlığını da yapanyazar, Kişisel Gelişim Merkezi'nin ( KİGEM.com) kurucusudur. Kigem.com Türkçe'deki ilk kişisel gelişim içerikli internet sitesidir ve Türkiye'de "Beyin Haftası" kutlamalarını yürütmektedir.
İstanbul'da doğan yazar, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. Hukuk alanında hiç kariyer yapmadı.
Türkiye'de "kişisel gelişim uzmanı" titrini ilk kullanan kişi olan MüminSekman, "başarılı olmak öğrenilebilir" diyerek, yeryüzünün metrekaresine düşen başarılı insan sayısını artırmayı kişisel misyonu sayıyor.
Kaynak: www.muminsekman.com


İlyada



Geçen bir ay boyunca Homeros'un hepimizin adını ezbere bildiği, ama çoğumuzun okumaya teşebbüs etmediği destanı İlyada' yı okumaya çalışmaktaydım.Destanın konusu Troya filminden de bildiğimiz güzel Helene yüzünden çıkan Akha - Troya savaşı 'nın 9 günü.Film anladığım kadarıyla destanı baya yansıtmakta fakat destandaki milyon tane Tanrı varlığı filmde olmadığı için ufak tefek değişiklikler yapılmış. (Gerçi sanırım Akhilleus 'un annesi su tanrıçası filmde gösterilmekteydi.)




Sonuç olarak Homeros 'un dili gerçekten çok güzel, savaş sahneleri çok detaylı
resmedilmiş, ve kahramanlar arasında uzun uzun diyaloglar var.Ancak destanın tamamı 64.000 dize, ve bunun çoğunluğunu savaş sahneleri oluşturuyor.Ben artık dayanamadım birbirlerini kargılarıyla delen insanları okumaya.Üçte birinden sonra bıraktım kitabı,çünkü farkettim ki elimde sürüklendikçe bana da vakit kaybettiriyor,onu okuyana kadar kaç kitap daha okurum ben dedim kendi kendime,yeter bu kadar Homeros:)

Duyduğuma göre Odyssea daha okunasıymış, bunlardan birini okumayı düşünenlere tavsiye..Yine de bence tamamı olmasa bile biraz okuyarak Homeros'un şairliği hakkında bir fikir edinmek iyi olabilir..

18 Mart 2009 Çarşamba

Vedat Özdemiroğlu


Bugün Vedat Özdemiroğlu'nun tek kişilik gösterisine katıldım.Çok güzeldi öyle ki gülmekten yüz kaslarım ağrıdı.Kendisini son zamanlarda Garanti'nin Flexi reklamlarında görüyoruz.Açıkçası reklamı ilk gördüğümde kendisini Volkan Severcan sanmıştım,acayip bir benzerlikleri var bence.


Gösteri yaklaşık 1.5 saat sürdü ve gayet de hoş espriler vardı ancak en sonlarda söylediğinden midir nedir ( ne kadar mükemmel bir hafızam olduğunu anlayın artık!) aklımda bir tek bu kalmış:

"Bizim çocukluğumuzda küçük starlar modaydı.Ömercik,Sezercik,Enerjik.."

Bu da Vedat Özdemiroğlu hakkında ansiklopedik bilgi:

"07.11.1968: Ankara'da doğdu. 1986: İ.Ü. Basın Yayın Yüksek Okulu'na girdi. 1993: İ.Ü. İletişim Fakültesi'ni bitirdi. 1995: Kısa dönem askerliğini bitirdi. 10.09.1998: Oğlu Can Ilgaz doğdu. Oğuz Aral'ın Gırgır'ı, Fırt, Dıgıl, Avni, Fırfır, Leman, LManyak, Öküz, Dinozor, Yeni Harman,Haftalık, Fermuar dergilerinde ve Cumhuriyet gazetesinde yazarlık yaptı. Zeki-Metince, Zaga, Korsan TV programlarında metin yazarlığı yaptı. "İnşaat" filminin senaristlerinden biridir. "alametifarika" reklam ajansında kuruluşundan itibaren 2 yıl reklam yazarlığı yaptı. 1 Nisan 2007'den bu yana sahnede komedyenlik yapıyor. Kuruluşundan beri Uykusuz dergisinde yazarlık yapmaktadır. Kitapları: Kaldırım Yazıları, Tracy Chiller, Gece Tarifesi, Vedat Bey'in Görkemli Hayatı, VÖSYM, Selam Dünyalı Ben Türküm. (Beşiktaş Şiirleri, Haziran 2008'de çıkacak)"

Kaynak:www.uykusuzdergi.com



16 Mart 2009 Pazartesi

Güneşi Gördüm


Biz Türk milleti olarak ağlatan filmlere bayılırız , bkz: Babam ve Oğlum. Ancak bu filme ağlatıyor dersem eksik söylemiş olurum, resmen insanın yüreğinden bir parça kopartıyor,dahası gözünü açıyor.Biz burada sıcacık odamızda oturur, yatağımıza yatar ve hayatın zorlukları konusunda ahkam keserken, yurdumuzun bir başka ucunda neler olup bitiyor, insanlar neler yaşıyor..

Bu filmi izledikten sonra eminim Kürt sorununa ve PKK olayına karşı bakış açınız değişecek, orada yaşananlar sizi daha çok alakadar etmeye başlayacak ve bu olayı başlatanlara ve sürdürenlere tekrar tekrar lanet edeceksiniz..

Bu arada film o kadar çok konuda ders veriyor ki , açıkçası ben saymakta zorlandım.Dokundurmadık nokta bırakmamış Mahzun..

Filmi yazan yöneten:Mahzun Kırmızıgül

Oyuncular:
Mahzun Kırmızıgül
Sarp Apak
Buğra Gülsoy
Demet Evgar
Ali Sürmeli
Altan Erkekli



Hikayesi ise şu şekilde:

" Mayınların arasında, doğuda bir sınır köyü...

25 yıldır iki tarafın arasında kalan çaresiz insanlar...

Zorunlu göç uygulaması nedeniyle doğup büyüdükleri topraklardan, köklerinden ayrılmak zorunda kalan Altun aileleri, köklerinden koparak bir bilinmeze doğru yola çıkarlar.

Davut Altun, ailesiyle birlikte kaçak yollardan da olsa en kısa zamanda Norveç'e gitmeyi istemektedir. Haydar Altun ve ailesi içinse göç yolu İstanbul'a doğrudur...

Yolculuk başlamıştır...

Bitmek bilmez fırtınalardan geçip gelmiş, yollarını kaybetmiş, çaresizce bir çıkış arayan insanların, kendi güneşinden koparılmış ve geleceğin bilinmezliğinde kaybolmuş çocukların, bir göçün hikayesidir...

Her türlü ayrımcılığa ve ötekileştirmeye karşı duran, savaşın, kavganın, kendine benzemeyeni hor görmenin sorunun ta kendisi olduğunu söyleyen bu filmde anlatılan: hepimizin, memleketimizin, Türkiye'nin hikayesidir..."



Kanımca filmi ,bir sahnede Ali Sürmeli'nin okuduğu Cahit Sıtkı Tarancı'ya ait şu dizeler özetliyor:

"Memleket isterim

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;

Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim

Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim

Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikâyet ölümden olsun."



----Spoiler----

Sanırım filmin en dramatik sahnesi Ramo ' nun (Mahzun Kırmızıgül) ,çocuklarının altını pisleten en küçük kardeşlerini temizlemek için çamaşır makinesine atarak ölümüne sebep olduklarını öğrendiği sahneydi.


---Spoiler-----