30 Eylül 2010 Perşembe

Borsa : Para Asla Uyumaz


 1987 yılında çekilmiş Wall Street filminin ikincisi.İlk filmde kanunsuzluk yapıp hapse giren Gordon Gekko bu filmde hapisten çıkar ve bir anda anılarını anlatmak üzere televizyondan televizyona koşmaya başlar, üniversitelerde seminerler verir.Gekko'nun hırsı yüzünden ailesini dağıttığını düşündüğü için kendisinden nefret eden kızı ise ironik bir şekilde babası gibi Wall Street borsacısı bir genç olan Jake' le mutlu bir beraberlik sürdürmektedir.

 Jake'in patronu ve yol göstericisi Louis Zabel ise şirketi battığı için intihar eder ve Jake bunun için kurt bir işadamı olan Bretton 'ı suçlar.Ondan intikam almak için de Gordon'dan yardım ister.Gordon ise bunu ancak kızıyla barışmasına yardım ederse kabul edeceğini söyler.
Daha sonra film boyunca, Gordon'un ve Jake'in Winnie'yi ikna etme çabalarını, Jake'in intikam almak için yaptıklarını izliyoruz, Jake ve Winnie 'nin evlilik yolunda ilerleyen ama yaşananlarla nedeniyle darbe alan ilişkilerine tanık oluyoruz.Henüz izlemeyenleri de düşünerek daha fazla ayrıntıya girmeyeyim, ama filmde bol bol sürprizler var. 

Son 20 dakikaya kadar gayet güzel olduğunu düşündüğüm filmin 'hadi bari mutlu son olsun' diye yazıldığını düşündüğüm sonu bence çok saçmaydı. Zaten hikayenin gidişatını duyguların  ( sadece aşk değil, aile sevgisi, hırs ,nefret ...) fazlasıyla etkilediği bir filmde,  üstüne bir de abartılmış duygusal sahneler beni çok sıktı.

Sanırım bu filme 10 üzerinden 6 veriyorum, izlenebilir, ama sinemada değil de belki evde daha ucuz yoldan.Belki ilkini izledikten sonra izlense daha güzel gelir mi bilmiyorum.
İzleyen olursa yorumlarını beklerim.


27 Eylül 2010 Pazartesi

24 Eylül Serdar Ortaç ( Sertaç ! ) Harbiye Konseri


24 Eylül akşamı, bedava biletimizin olması sebebiyle Serdar Ortaç konserine gittik Harbiye Açık Hava Tiyatrosu'nda. ( Gerçi burada tiyatro oynanıyor mu , bu kadar büyük bir alanı bir defada dolduracak tiyatro seyircisi var mı bizde bilmiyorum ama. ) Normalde Serdar Ortaç dinlediğim bir insan değildir, ama konserde eğlendireceğini düşündüğüm için gittim ve beklediğim gibi de oldu. Hareketli müzikler, ışık oyunları, ara sıra atılan havai fişekler, konfetiler ve tabi ki Serdar'ın olmazsa olmazı seksi dansçı kızlar.

Popüler şarkıları dışında şarkıların sözlerini bilmesem de bayağı eğlendim, hatta hareketli şarkılarda oynadım ( gerçi bu beni tanıyanlar için pek sürpriz olmamıştır :)) Ama Serdar hakikaten eğlendirmeyi biliyor , bir anda sahneye davulcu çıkıyor, doğu ezgileriyle halay çekiyorlar, sonra bir başka şarkıda göbek attırıyor, sonra bir bakıyorsunuz Romen kıyafetleriyle kızlar çıkmış dans ediyor.

Benim dinlediğime en sevindiğim şarkı ise Nar Çiçeği oldu, zamanında çok daha kaliteli şarkılar yapıyormuş diye düşündüm, özellikle Poşet şarkısını 3. kez dinledikten sonra ( ! ) . Bir de Yaz Yağmuru'nu çalsalardı daha çok sevinecektim ama napalım.

Bu arada başlıktaki Sertaç'ın hikayesine gelince; gün içerisinde bir şekilde kafam karıştı ve Sertaç diye bahsettim kendisinden, adını ve soyadını birleştirerek kendimce.Fakat işin enteresan yanı bunu kimse farketmedi , kendi yanlışımı yine kendim anladım.Ben de bundan sonra kendisinden Sertaç diye bahsetmeye karar verdim , benim gibi üşengeç bir insan için birebir değil mi :)


25 Eylül 2010 Cumartesi

Joyce Jonathan - Je Ne Sais Pas




Daha önce bahsettiğim radyoda dinleyip sevdiğim bir Fransızca şarkı daha. Üşenmedim oturdum, çevirdim.Hepsi sizin için , asla bir yandan Fransızca çalışmış oluyorum gibi bir düşünceye sahip değilim ! :) Ayrıca itiraf ediyorum bu sefer daha zor oldu, yanlışımı bulan olursa düzeltirse sevinirim..


Il y a des mots qui me gênent,  / Beni rahatsız eden kelimeler var
des centaines de mots / Yüzlerce kelime
des milliers de rengaines qui ne sont jamais les mêmes / Asla aynı olmayan milyonlarca şey
Comment te dire ? / Sana nasıl söylemeli?
Je veux pas te mentir, tu m'attires / Sana yalan söylemek istemiyorum, beni etkiliyorsun
Et c'est là que se trouve le vrai fond du problème / Ve sorunun temel nedeni de burda
Ton orgueil, tes caprices, tes baisers, des délices / Gururun, kaprislerin, öpüşlerin, zevkler,
Tes désirs, des supplices, je vois vraiment pas où ça nous mène / isteklerin, işkenceler, bunun bizi nereye götürdüğünü gerçekten görmüyorum.

Alors on se raisonne , /
Sonra sağduyumuza uyuyoruz,
c'est pas la fin de notre monde / Bu dünyamızın sonu değil
Et à tort, / Ve yanlış bir şekilde
on se questionne encore une dernière fois / Kendimizi son bir kez daha sorguluyoruz

Je ne sais pas comment te dire / Sana nasıl desem bilmiyorum
J'aurais peur de tout foutre en l'air  / Herşeyi mahvetmekten korkardım
De tout détruire / Herşeyi yok etmekten
Un tas d'idées à mettre au clair  / Bir yığın düşünce aydınlandı
Depuis longtemps / Uzun zamandan beri
Mais j'ai toujours laissé derrière
mes sentiments/ Ama ben her zaman hislerimi geride bıraktım


Parfois je me dis que j'ai tort de rester si passive / Bazen kendime bu kadar pasif durduğum için yanlış yaptığımı söylüyorum
Mais d'où tu me regardes moi je te dévore /Ama bana baktığın yerde seni yiyip bitiririm
Mais c'est parfois trop dur de discerner l'amour / Ama bazen aşkı farketmek çok zordur
Mon ami, mon amant, mon amour, et bien plus encore / Arkadaşım, aşığım, aşkım, ve çok daha fazlası

Alors on se raisonne , / Sonra sağduyumuza uyuyoruz,
c'est pas la fin de notre monde / Bu dünyamızın sonu değil
Et à tort, / Ve yanlış bir şekilde
on se questionne encore une dernière fois / Kendimizi son bir kez daha sorguluyoruz

Je ne sais pas comment te dire / Sana nasıl desem bilmiyorum
J'aurais peur de tout foutre en l'air  / Herşeyi mahvetmekten korkardım
De tout détruire / Herşeyi yok etmekten
Un tas d'idées à mettre au clair  / Bir yığın düşünce aydınlandı
Depuis longtemps / Uzun zamandan beri
Mais j'ai toujours laissé derrière
mes sentiments/ Ama ben her zaman hislerimi geride bıraktım

Je te veux toi avec défauts  / Ben seni yanlışlarınla istiyorum
Et tes problèmes de fabrications / Ve üretim hatalarınla
Je te veux toi, j'veux pas un faux  / Seni istiyorum , bir taklit istemiyorum
Pas de contrefaçons / sahtelerini istemiyorum

J'vais pas te rendre pour prendre un autre / Seni bir başkası için bırakmayacağım
J'vais pas te vendre pour une ou deux fautes / Seni bir iki hata için satmayacağım
Je veux tes mots, je veux ta peau, / Senin kelimelerini istiyorum, senin tenini istiyorum
C'est jamais trop / Bu asla çok fazla değil

Je te veux plus, changé d'avis / Seni daha çok istiyorum , fikrimi değiştirdim
J'ai vu un autre un peu plus joli / Biraz daha tatlı bir başkasını gördüm
Je ne veux pas, je ne veux plus  / İstemiyorum, daha fazlasını istemiyorum
Jamais voulu / Asla istemedim
Et puis t'es qui j'te connais pas  / Ve sonra sen benim tanıdığım adam değilsin.
T'as dû rêver ce n'était pas moi / Hayal ettiğin ben değildim .
Mes confusions, tu les connais / Benim kafa karışıklıklarım , bilirsin
Laissons tomber / Unutalım gitsin

comment te dire / Sana nasıl desem 
J'aurais peur de tout foutre en l'air  / Herşeyi mahvetmekten korkardım
De tout détruire / Herşeyi yok etmekten
Un tas d'idées à mettre au clair  / Bir yığın düşünce aydınlandı
Depuis longtemps / Uzun zamandan beri
Mais j'ai toujours laissé derrière
mes sentiments/ Ama ben her zaman hislerimi geride bıraktım

Je ne sais pas comment te dire / Sana nasıl desem bilmiyorum
J'aurais peur de tout foutre en l'air  / Herşeyi mahvetmekten korkardım
De tout détruire / Herşeyi yok etmekten
Un tas d'idées à mettre au clair  / Bir yığın düşünce aydınlandı
Depuis longtemps / Uzun zamandan beri
Mais j'ai toujours laissé derrière
mes sentiments/ Ama ben her zaman hislerimi geride bıraktım




24 Eylül 2010 Cuma

Zaz - Je Veux

                  




Bir önceki yazımda bahsettiğim SNCF La Radio' yu dinlerken keşfettim ve çok sevdim bu şarkıyı.2 gündür çevir çevir dinliyorum :) İşte sözleri ve kendimce yaptığım Türkçe tercümesi ( sözlük yardımıyla şarkı bile çevirebiliyorum ! ;))




Donnez moi une suite au Ritz, je n'en veux pas ! / Bana Ritz'den bir suit ver, istemem onu !
Des bijoux de chez CHANEL, je n'en veux pas ! / Chanel'den mücevherler, istemem onu  !
Donnez moi une limousine, j'en ferais quoi ? papalapapapala / Bana bir limuzin ver , ne yapayım onu ?
Offrez moi du personnel, j'en ferais quoi ? / Bana hizmetçiler öner , ne yapayım onu ?
Un manoir a Neufchatel, ce n'est pas pour moi. / Neufchatel'da bir malikhane, bana göre değil.
Offrez moi la Tour Eiffel, j'en ferais quoi ? papalapapapala / Bana Eiffel Kulesi'ni öner, ne yapayım onu ?

Refrain: / Nakarat:
Je Veux d'l'amour, d'la joie, de la bonne humeur, / ben aşk, keyif , hoş mizaç (hoş sohbet olması daha olası gibi geliyor bana ama sözlük öyle diyor) istiyorum 

 ce n'est pas votre argent qui f'ra mon bonheur, / beni mutlu edecek sizin paranız değil
 moi j'veux crever la main sur le coeur papalapapapala / ben elim kalbimde ölmek istiyorum
 allons ensemble, découvrir ma liberté, / hadi beraber özgürlüğümü keşfedelim.
 oubliez donc tous vos clichés, / yani bütün klişelerinizi unutun
bienvenue dans ma réalité. / benim gerçekliğime hoşgeldin(iz)

J'en ai marre de vos bonnes manières, c'est trop pour moi ! / Sizin iyi davranışlarınızdan bıktım, bu bana fazla !
Moi je mange avec les mains et j'suis comme ça ! / Ben ellerimle yemek yerim ve ben böyleyim !
J'parle fort et je suis franche, excusez moi ! / Doğrudan konuşurum ve açık sözlüyüm, özür di
lerim ! 
Finie l'hypocrisie moi j'me casse de là ! / İkiyüzlülüğe bir son verin, bıktım bundan !
J'en ai marre des langues de bois ! Odunların dilinden bıktım !
Regardez moi, / Bana bakın

toute manière j'vous en veux pas et j'suis comme çaaaaaaa  / Her şekilde (sanki bu hiçbir şekilde olmalı) sizden bunu istemiyorum ve ben böyleyim
(j'suis comme çaaa) papalapapapala / Ben böyleyim

Refain x3: / Nakarat:




Je Veux d'l'amour, d'la joie, de la bonne humeur, / ben aşk, keyif , hoş mizaç istiyorum 
 ce n'est pas votre argent qui f'ra mon bonheur, / beni mutlu edecek sizin paranız değil
 moi j'veux crever la main sur le coeur papalapapapala / ben elim kalbimde ölmek istiyorum
 allons ensemble, découvrir ma liberté, / hadi beraber özgürlüğümü keşfedelim.
 oubliez donc tous vos clichés, / yani bütün klişelerinizi unutun
bienvenue dans ma réalité. / benim gerçekliğime hoşgeldin(iz)




23 Eylül 2010 Perşembe

SNCF La Radio


Geçenlerde, Kasım ayında yapacağım Fransa yolculuğu için bilet almaya çalışırken keşfettim bu radyoyu . Hızlı tren firması yolcularını bilgilendirmek amacıyla kurmuş.Fransızca ve İngilizce olmak üzere çok güzel şarkılar çalıyor ama tabi beni daha çok cezbeden kısmı Fransızca konuşmalar , böylece dinlememi (ma ecoute :)) ilerletme fırsatım oluyor, bazen arada bir iki cümle anlayıp seviniyorum kendi kendime :)



4. Beyoğlu Sahaf Festivali




Geçen sene tesadüfen keşfettiğim kitap festivali.Benim gibi bir kitap kurdu için tam bir cennet.Hem artık sadece büyüklerin kütüphanelerinde bulabileceğiniz kitaplara ulaşma fırsatı elde ediyorsunuz , hem de çok uygun fiyata güzel kitaplar alabiliyorsunuz.Burada bulabilecekleriniz sadece kitapla da sınırlı değil, eski plaklar, tapular, dergiler...Ben 4 tane kitap aldım bu sene , bunlardan bir tanesi de Fransızca bir roman.Henüz dilimi o kadar geliştirememiş olsam da geleceğe yatırım yaptım :) En azından kitabı seçerken neyle alakalı olduğu konusunda fikir yürütebilmeyi çok büyük bir başarı saydım. Festival 14 Eylül'de başlamış ve 28 Eylül'e kadar devam edecek.Taksim Gezi parkında.Mutlaka yolunuzu düşürün derim, güzel bir Pazar eğlencesi bana kalırsa..