15 Aralık 2010 Çarşamba

Bilgisayar Başında Oturanlara Esneme Hareketleri



Siz de otur otur kaskatı kesildim bilgisayar başında diyorsanız benim gibi, tavsiye ederim günde birkaç defa şimdi göstereceğim esneme hareketlerini yapın çok faydasını göreceksiniz.


1. Baş ve boyunu dik tutarak ayakta dur ya da otur.
2. Başı sağa çevir. 10 saniye tut.
3. Başı sola çevir. 10 saniye tut.




1. Baş ve boyunu dik tutarak ayakta dur ya da otur, çeneyi göğüse götürerek boynu öne doğru eğ; 10 saniye tut.
2. Çene göğüse değerse, çeneyle goğüs üzerinde daha aşağıya değmeye çalış.
3. Boynu geriye doğru aç; 10 saniye tut..




1. Ayakta durarak, her iki kolu arka geriye götür.
2. Avuç içleri birbirine bakarken parmakları kilitle.
3. Kollan tam olarak düzelt.
4. Düz kolları yavaşça geriye yükselt.
5. 10-l5 saniye tut.
6. Başı dik ve boynu gevşek tut 




1. Ayakta durarak ya da oturarak sağ kolu bük ve dirseği baş üzerine kaldır.
2. sağ eli sol kürek kemiğine doğru indirerek uzat.
3. Sol el ile sağ dirseği tut.
4. Dirseği sol el ile başın arkasına çek.
5.10 saniye tut.
6. Sol kolla tekrar et.





1. Hafif bükük (15°-30°) ve göğüse çapraz olarak yaklaştırılan sağ kol ile ayakta dur
ya da otur.
2. Dirseğin hemen üstünü tut, sol eli üst kolun arka tarafına koy.
3. Sol elle sağ kolu göğüse (sola doğru) çapraz olarak çek.
4. 10 saniye tut.
5Sol kolla tekrar et.




1. Kollan gövdenin ön tarafında, avuç içleri birbirine dönük, el parmakları birbirinin arasina geçirilmiş olarak ayakta dur.
2. Avuç içlerini başın üzerinde yukarıya çevirerek kolları yavaşça düzelt.
3. El ve kollarla yukarıya uzanmaya devam et.
4. Yukarıya doğru uzanmaya devam ederken yavaş olarak geriye doğru hafifçe uzan.




1.Ayaklar arası 35-40 cm aralıkla ayakta dur.
2.Avuç içleri birbirine bakarken el parmaklarını iç içe geçir.
3.Düz kollarla yukarıya doğru uzan.
4.Kollan düz tutarak belden sol yana eğil. Dizleri bükme.
5.Mümkün olduğu kadar egildikten sonra, 10 saniye öyle kal.
6.Sol yana ayni hareketi tekrar et.





1. Ayaklar arası 35-40cm aralıkla ayakta dur.
2 Sağ kolu bük ve dirseği baş üzerine kaldır.
3. sağ eli sol omuza doğru uzat.
4. Sol elle sağ dirseği (dirseğin hemen üzerinden) tut.
5. Dirseği başın arkasına doğru çek.
6. Kolu bükük tutarak belden sol yana doğru egil.
7. Dizleri bükme. 
8. Mümkün olduğu kadar eğildikten sonra 10-15 saniye öyle kal.
9. Sol kolla tekrar et.


5 Aralık 2010 Pazar

Paris Mon Amour


Evet evet , ben de Paris'e aşık olan o milyonlarca insandan biriyim artık.Güzel binalar, güzel insanlar, her yerde sanat , tarih, bol bol tatlı ve tabi ki şarap ! Macera dolu bir tatil yaşayacağım havalimanına indiğim anda belli oldu, uçağım Zurich aktarmalıydı, oraya kadar THY ile geldim, Zurich'ten Paris'e Swiss ile devam ettim ama valizim benle devam edememişti ! Havalimanındaki görevlinin söylediğine göre suçlu THY imiş.Herneyse, ben de İstanbul'daki 25 derecelik sıcaklık yüzünden montumu valize atmıştım ve sonuç Paris'in buz gibi akşamında bir montum bile yok ! Neyse ki daha sonra evinde kaldığımız arkadaş bana kendi montlarından birini verdi de valizim gelene kadar donmadım ve ertesi gün de valizimin gelmesiyle her şey normale döndü.


Bence Fransa'yı özetleyen foto budur.Harika bir bina (Paris Belediyesi :)) , her şehirde mutlaka bulunan bir atlı karınca ve puslu bir hava. Kısacası bayıldığım manzara , J'aime beaucoup !

 
Bu bina Paris'in en işlek caddelerinden biri Rue de Rivoli üzerinde.Zamanında terk edilmiş ve sanatçılar gelmiş işgal etmişler, belediye de bir Fransız geleneği olarak sanatçıları desteklemiş ve bir çok sanatçı şimdi burada yaşıyor , aynı zamanda çalışıyor , üretiyor ve ürettiklerini burada satıyor. Altı katlı binanın her katında bir kaç sanatçı , siz gezerken sanatlarını icra ediyorlar.Daha fazla bilgi için web sitesini vereyim ancak Fransızca. 
Yalnız , soldaki linkler sanatçıların sayfalarına gidiyor, inceleyebilirsiniz.

 

Bu arada benim favorim Linda Mc Cluskey adında bir sanatçı oldu.
Bu da en beğendiğim çalışmalarından biri.
Diğer eserlerine buradan bakabilirsiniz  :
http://www.lindamccluskey.com/main_page.html



Neyse , sizi buradan Paris metrosundaki olağan bir konsere götüreyim.Hani bizde de metroda müzisyenler olur ama bu kadar kalabalığını görmek mümkün değil.İyi ki bunlara da ayrı bilet kesmiyorlar :)

Paris metro ağıyla öylesine örülmüş ki bastığınız hiçbir yer aslında toprak değil.Şehrin her yerinde metronun sıcak havasını tahliye eden mazgallar var.Ve metroya binerek şehrin bir ucundan bir ucuna çok kısa sürede gitmek mümkün.Ama çok çok eski bir metro.Dökülecek sanıyorsunuz ama herşey tıkır tıkır çalışıyor.Pis ve karışık aynı zamanda ama kendi içinde ayrı bir dünya, Paris'in yeraltı dünyası !



 
Burası da Moulin Rouge'un önü . Ve biz yerinde duramayan,kıpır kıpır Türk gençleri.Üstünde zıpladığımız yer kocaman bir metro hava tahliye şeysi.Hani şu ünlü Marilyn Monroe pozu var ya, biz de atıf yapalım dedik bir iki poz çektirdik başta. Sonra hoşumuza gitti atraksiyon yaptık böyle pozlarımız oldu. Ama sonra bizim enerjimize dayanamadı insanlar bir anda toplandılar etrafımıza , en son yaklaşık on kişilik bir gruptuk böyle Moulin Rouge'un önünde hoplayıp zıplayan!



  Ve tabi ki Eiffel Kulesi ! Amaan metal yığını diyenlere inat,  
ben hayran oldum kendisine ! Özellikle saat başlarında yanıp sönen ışıkların şovu başlayınca izlemeye doyum olmuyor.Kendisini ilk gördüğüm anda ,Sacre Coeur 'ün önündeydim , geceydi ve Eiffel yanıp sönmekteydi.Müthişti yani !

Her ne kadar en tepesine çıkamamış olsak da (hava muhalefeti sebebiyle kapalıydı ) , asansöre bindik ve ikinci kata çıktık. Asansör de çok enteresandı, Eiffel'in iskeleti üzerinde tekerleklerle yürüyen , ve çapraz çıkan bir kutu. Biraz korkutucu ama çok enteresan !

Yazımın da sonuna gelmişken , yukarıda da görünen sevgili arkadaşım Naime'ye bol bol öpücükler ve teşekkürler yolluyorum ! Naime , merci beaucoup pour tout ,
je t'embrasse !


26 Kasım 2010 Cuma

Prensesin Uykusu



Babam ve Oğlum filmini 3 defa izlemiş biri olarak, sırf Çağan Irmak yapımı olduğu için konusu hakkında hiçbir şey bilmeden gitim bu filme.Bir önceki seansın çıkışını beklerken Redd müziklerini tanıdım ve o zaman anladım Presensesin Uykusu adının Redd'in çok sevdiğim bir şarkısından geldiğini. 

Filmin ana karakteri yetimhanede büyümüş bir kütüphane görevlisi olan Aziz.Bir ayağı topal ve yüzü sürekli güler vaziyette.Filmin başında bu ne acaba deli mi bu adam diyorsunuz , filmdeki karakterler gibi ama sonra anlıyorsunuz Aziz'in yüzünün böyle olduğunu.

Aziz yetimhanedeki en yakın arkadaşıyla aynı evde yaşamaktadır.Bir gün evlerinin üst katına Seçil adında bir kuaför ve küçük kızı taşınır.Aziz Seçil'den çok hoşlanır ama Seçil başından çok şey geçmiş bir kadın olarak herkese güvensizdir ve Aziz'i tersler.Bir gün Seçil'in belalısı evi basar , kavga sırasında Gizem düşer ve komaya girer. Aziz, Gizem'i ve Seçil'i hiç yalnız bırakmaz.Gizem'in yeni eve taşındıktan sonra tutmaya başladığı günlüğünde yazan üç tane dileği vardır , kendini bunları gerçekleştirmeye adar ve Gizem'in uykuda olduğu sürede deftere yazmayı sürdürür.

Filmin başları sanki biraz sıkıcı gibiydi , hep böyle mi gidecek derken Genco Erkal'ın sahneye çıkışıyla acayip tatlı bir hikayeye dönüştü.Görsel efektler ve geçmişi anlatırken kullanılan çizgi filmcikler çok güzeldi.Ve tabi ki Redd sever biri olarak film müzikleri benim çok hoşuma gitti.Gerçi hikayenin bu kadar Redd'e dayalı olması biraz sırıtmıştı ama yine de genel olarak tatlı, güzel vakit geçirten bir film, tavsiye edebilirim.

14 Kasım 2010 Pazar

parisenne :)



Şu anda sizlere Paris'ten sesleniyorum :) 9 gunluk bayram tatilini Fransa'da değerlendiriyorum.Şehre gelişim cok olaylı oldu, şu an valizim yanımda yok çünkü Türk hava yolları kaybetti ama bugun getirecekler, dun gecenin üçünde Paris sokaklarında elimde bir battaniyeyle gezmekteydim , üstümde bir montum bile yok valizde kaldı ama cok sükür ki bana mont verecek arkadaslarım var :))

Anlatacak çok maceram olacak gibi , şimdilik hoşçakalın ! :))

11 Kasım 2010 Perşembe

Calogero - Pomme C






Pomme C (Elma C ) Calogero' nun internet aşkları üzerine çok tatlı bir şarkısı.
Sözleri ve çevirisi de şu şekilde: 

J'ai son image /Bende resmi var
J'ai son email / Bende emaili var
Son coeur au bout du clavier / Kalbi klavyenin sonunda

J'ai son visage / Bende yüzü var
Et l'envie d'elle / Ve onu arzuluyorum
Sans jamais l'avoir touche / Daha ona hiç dokunmamışken

Dois je sauver ? / Kaydetmeli miyim ?
Ou bien abandonner ? / Yoksa vazgeçmeli miyim ?

Pomme, c'est un homme et une femme / Elma ,  bir adam ve bir kadın
Et c'est tout un programme / Ve bu hepsi hepsi bir program
Un ciel artificiel / Yapay bir gökyüzü
Pomme, qui m'allume et qui me quitte / Elma , beni heyecanlandıran ve terkeden
On s'aime trop vite / Birbirimizi çok hızlı sevdik
Nos vies c'est le virtuel / Hayatlarımız sanal

Elle m'ecrit / Bana yazıyor
Mais mon ecran / ama ekranım
formate les sentiments / duyguları biçimlendiriyor

Mais j'imagine qu'une machine / ama düşünüyorum bir makine
Ne peut que faire semblant / sadece mış gibi yapabilir
Ma déesse Elle / Benim tanrıçam O
N'est pas vraiment réelle / Aslında gerçek değil

Pomme, c'est un homme et une femme / Elma , bir adam ve bir kadın
Et c'est tout un programme / ve hepsi hepsi bir program
Un ciel artificiel / yapay bir gökyüzü
Pomme, qui m'allume et qui me quitte / Elma, beni heycanlandıran ve terkeden
 On s'aime trop vite / birbirimiz çok hızlı sevdik
C'est le vi-c'est le virtuel. / Bu sanal

Un peu d'amour, copié-collé / Birazcık aşk, kopyalanmış,yapıştırılmış
Un peu d'amour, pomme c /birazcık aşk, elma c
Un peu d'amour téléchargé / Birazcık aşk, indirilmiş
Un peu d'amour a sauver a sauver./Birazcık aşk, kaydetmek için,kaydetmek için
Mais l'amour n'est pas virtuel./ Ama aşk sanal değil

Pomme, c'est un homme et une femme / Elma , bir adam ve bir kadın
Et c'est tout un programme / Ve hepsi hepsi bir program
Un ciel artificiel / Yapay bir gökyüzü
Pomme, qui m'allume et qui me quitte
On s'aime trop vite / birbirimiz çok hızlı sevdik
C'est le vi-c'est le virtuel. / Bu sanal

Dois je sauver / Kaydetmeli miyim ?
ou bien dois je abandonner ? Yoksa vazgeçmeli miyim ?

10 Kasım 2010 Çarşamba

Calogero


Bundan yıllar önce, sanırım ben ortaokuldayken , Fransızca bir şarkı vardı çok popüler , çok hoşuma gitmişti ve hayret demiştim Fransızlar bu kadar güzel müzikler yapabiliyor muymuş.Şarkının adı da "Face a la mer" idi, bir tek o kısmını anlayabiliyordum (anlamını bilmesem de dilime dolayabilmiştim.) Geçenlerde Calogero'yu dinlemeye başlayınca farkettim ki çok sevdiğim bu şarkı onunmuş.Ve dahası Teoman'ın Çoban Yıldızı, Sertab Erener'in bugünlerde çok dönen şarkısı Bir Damla Gözlerimde Calogero cover'larıymış (aslında bunu öğrenmek biraz hayal kırıklığı yaratmadı da değil.)

Dinledikçe müziğine hayran kaldım Calogero'nun. Zaten kendisi Fransa'nın da en çok sevilen şarkıcılarından biriymiş.Her şarkısı kendini dinletse de tavsiye etmeden geçemeyeceğim şarkıları şunlar: 

Favorim Face a la mer (Denize Karşı ) : http://fizy.com/#s/1mdjgm
İkinci en sevdiğim şarkısı Pomme C ( Elma C ) : http://fizy.com/#s/1m5fm5
Danser Encore ( Tekrar dansetmek - Teoman'ın çoban yıldızı şarkısının aslı ) : http://fizy.com/#s/16jvfi
Si Seulement Je Pouvais Lui Manque (Sadece beni özlemesini sağlayabilseydim) - Sertab'ın Bir Damla Gözlerimde şarkısının aslı ) : http://fizy.com/#s/1ludm3
Ve Je Vis Ou Tu M'as Laisse ( Beni terkettiğin yerde yaşıyorum ) :  http://fizy.com/#s/1lxpwy

Daha öyle güzel şarkıları var ki , ben beş taneyle duruyorum ama siz diğerlerini de keşfedin derim.

9 Kasım 2010 Salı

It's Complicated


Jane ve Jake , Jake'in sadakatsizliği yüzünden 10 yıl önce boşanmıştır. Jake daha sonra Jane'i aldattığı genç ve güzel Agnes ile evlenmiştir ama bu evlilik hiç de iyi gitmemektedir.Agnes'in başka birinden Pedro adında yaramaz mı yaramaz bir de oğlu vardır.

Jane ve Jake üç çocuklarından biri olan Luke'un mezuniyeti için gittikleri New York'ta tesadüf eseri aynı otelde kalırlar ve akşam beraber yedikleri yemek sonrası sarhoşken beraber olurlar ve aslında hala birbirlerini sevdiklerini anlarlar.Ama ortada bir yanlışlık vardır , şimdi de ikisi Agnes'i aldatmaktadırlar !

Jake'in ısrarlarına ve hislerine yenik düşen Jane bu ilişkiye hayır diyemez ama bir yanda da evini yaptırdığı mimar Adam vardır. O da yeni boşanmış çok tatlı bir adamdır ve çok güzel vakit geçirmektedirler beraber.
Filmin devamında Jane'in Adam ve Jake arasında gelgitleri , Jake 'in Jane'i tekrar elde etmek için çabaları çok tatlı bir şekilde sunulmuş.

Meryl Streep'in sıcacık gülüşleri ve Alec Baldwin'in çapkın bakışlarıyla film harika vakit geçirtiyor, bazen gülmekten yerlere yatırıyor.Ve film boyunca harika bir aşçı olan Jane'in yaptığı yemekler ve tatlıları görünce ağzınız sulanıyor! Tavsiyem bu filmi izlerken yanınızda tatlı bir şeyler bulundurmanız çünkü mutlaka canınız çekiyor.

Sonuç olarak Jane'in yaptığı kruvasanlar kadar tatlı bu filmi izlemenizi kesinlikle tavsiye ederim !