29 Nisan 2009 Çarşamba

Through The Looking Glass







Alice's Adventures in Wonderland ' den sonra Through The Looking Glass ile devam edeceğimden bahsetmiştim.Bu kitapta bu sefer kızımız Alice soğuk bir kış gecesi koltuğunda oturur , kedisiyle dertleşir ve onunla satranç oynamayı hayal ederken, birden aynanın arkasındaki evi merak eder.Evin odası, kendi oturduğu odayla tamamen aynıdır ancak, gerçekten bir şömine var mıdır orada da , çünkü şöminenin arkası görünmemektedir aynada.Alice, aynanın yanına gider ve birden kendini diğer tarafta bulur , bu dünyada herşey ters yaşanmaktadır, bir yere gitmek istiyorsan onun tersi tarafına yürümelisindir, hafızalar da ters işler, henüz yaşanmamış olayları hatırlayabilirsin.Satranç taşları canlıdır, ve evin bahçesi bir satranç tahtası şeklindedir.Alice bu bahçede ilerleyerek Kraliçe olmayı hedeflemektedir en son hamlede.Yol üzerinde bir çok macera yaşar, enteresan karakterlerle karşılaşır.







Bu karakterlerden enteresan bulduklarımı size anlatacağım.İlki tweedledum ve tweedelde.Bunlar şişman iki kardeş,biri ne derse diğeri "contrariwise" diyerek onay verir.Biri diğerinin yeni çıngırağını kırdı diye kavga etmeye anlaşırlar, kitapta "agree to have a battle " diye geçiyor.Aslında karakterler bir tekerlemeden yola çıkılarak yaratılmış ve bu tekerlemede anlatılan olaylar yaşanıyor kitabın onlara ait bölümünde.Önce yukarıda bahsettiğim gibi kavgaya tutuşuyorlar, sonra canavarvari bir horozun geldiğini görünce korkudan kavgalarını unutuyorlar.
Tekerleme şu şekilde:








Tweedledum and Tweedledee
Agreed to have a battle;
For Tweedledum said Tweedledee
Had spoiled his nice new rattle.
Just then flew down a monstrous crow,
As black as a tar-barrel;
Which frightened both the heroes so,
They quite forgot their quarrel




İkinci karakterimiz Humpty Dumpty, yani duvarda oturan yumurta.Bu karakter de çok ünlü bir tekerlemeden geliyor.Humpty Dumpty kelimelerle oynayarak ya da birkaç kelimeyi birleştirerek enteresan kelimeler türetiyor.Örneğin;
- "brillig" means four o'clock in the afternoon- the time when you start broiling things for dinner.
- "wabe " is the grass-plot around the sundial,because it goes a long way before it and a long way behind it.





Sonrasında,Alice kızımız yolunda ilerlerken The King'le karşılaşıyor (biz de Şah'a denk geliyor satranç taşı olarak) .Kral Alice'e Elçilerinden birini görüp görmediğini soruyor. (The Messengers, biri Haigha , ilk kitaptaki March Hare karakteri, diğeri Hatta , ilk kitaptaki Hatter, ancak konu olarak herhangi bir bağları yok.) Kralla Alice arasında şöyle bir konuşma geçiyor:

Alice - 'I see nobody on the road'
The King -' I only wish I had such eyes.To be able to see Nobody! And at that distance too!'






En son paylaşmak istediğim karakter Şövalye (The Knight). Öyle beceriksiz bir şövalye ki sürekli at üstünden düşüyor ve Alice onu düzeltmek zorunda kalıyor, ve sürekli saçma sapan şeyler icat ettiğini iddia ediyor.Şövalye Alice'e bir şarkı söylemek istiyor ancak şarkının adı konusunda bir türlü anlaşamıyorlar şöyle ki:

The Knight- 'The name of the song is called Haddocks' Eyes
Alice- 'That's the name of the song , isn't it?'
The Knight- 'No , you don't understand.That's what the name is called.The name really is The Aged Aged Man.
Alice-'That's what the song is called?'
The Knight- ' No, that's quite another thing!The song is called Ways and Means but that's only what it's called ,you know!'
Alice- 'Well, what is the song ,then?
The Knight- 'The song really is A-sitting On A Gate'

Her iki kitapta da daha anlatılacak çok fazla karakter ve enteresan diyalog var,yalnız ben size en çok hoşuma gidenleri aktardım.Gerisini öğrenmek için tavsiyem ikisini de orjinal dilinde okumanız.İki kitap da gayet başarılıydı ancak tabi ki Alice's Adventures in Wonderland çok daha güzeldi,belki de ben sıkılmaya başlamıştım çünkü gözüm sıradaki kitaba takılmaktaydı o sıralar..



1 yorum:

Berna Arslan dedi ki...

Kitabın çizimlerinin korkutucu olduğu konusunda ısrarlıyım..